Şimdi ihracat zamanı… İhracatı artırmak, yeni yöntemler bulmak için herkes kendi alanında önemli adımlar atmaya çalışıyor. Mesela DEİK Tacikistan İş Konseyi Başkanı Cihangir Fikri Saatcioğlu daha fazla ihracat için bilgilerini bir kitapta topladı. Küresel pazarlara açılmanın yollarını anlatıyor kitapta ve şu bilgileri veriyor..
“Kitabın içeriği olarak özellikle küresel pazarda rekabet konusunu ele alma sebebim Türkiye’de üretim ve ihracat gerçekleştiren ama pazarda hala kabuğunu kıramamış firmaları gözlemlemek istememdi. Kitabın ana temasında şu konuyu esas aldım; firmaların pazarlama, satış ve maliyet giderleriyle Borsa İstanbul’da faaliyet gösteren 10 işletmemizin hisse fiyatları üzerinden nominal değerlerini hesaplayarak regülasyon analiziyle pazarlama giderlerine ne kadar yansıması olduğunu ölçümlemek. Kitabın pazarlama konusundaki diğer esas teması da ‘katma değerli üretim’ konusuydu. Türkiye’nin 2000’li yıllarda 0,5 kilogram başına gelen ihracat ortalaması şuanda 1,5 Dolar seviyelerinde. Bu durum günümüz Türkiye’sinin 255 milyar Dolarlık ihracat hacminde kısır bir döngüde kalıyor. Türkiye olarak daha fazla serbest bölge inşa edersek, firmaları kümeleme modeliyle kitlesel üretime yönlendirirsek ve yüksek teknoloji ürünleri üretme noktasında bir politika güdüp aynı zamanda ithal ettiğimiz ürünleri kendimiz üretip ihracata çevirebilirsek şirketlerin katma değer çarpan sayısını daha da artırabiliriz.” Türkiye’de e-ihracat denildiğinde ilk akla gelen isim olan Envoyo Kurucusu Gökhan Akar da yoğun bir çalışma içinde… Türkiye’nin ihracattaki başarısını e-ihracattada yakalaması gerektiğini düşünüyor ve şu bilgileri veriyor: “Ürün üretebiliyoruz, ürün satabiliyoruz. Girişimcilik ruhuna sahip bir milletiz. Fakat kendi markalarımızla yurt dışına gidemiyoruz. Maalesef sermaye olarak dar bir ülkeyiz ve şirketlerimizin hızlıca para kazanması gerekiyor. Yurt dışına gitmek ve oralarda bir pazara yerleşmek hem sermaye hem sabır hem de zaman istiyor. Fakat sermaye olarak dar olduğumuz için nakit akışına hızlı ulaşmamız gerekiyor. Bu sebeple de yurt dışında var olabilmek için gereken sabrı gösteremiyoruz. Ülkemizin e-ihracat hacmi 1 milyar dolar seviyelerinde olması Türkiye’deki e-ticaret ekosistemi için motive edici bir güç gibi gözükse de dünyada bu rakam 3.5 trilyon dolar. Bu veriler aslında e-ihracat pasta payında çok küçük bir dilime sahip olduğumuzu bizlere söylüyor… Ülkemizin önde gelen iş insanlarından Borga Es de bu konuya ilişkin bilgileri paylaşıyor ve şu ifadeyi kullanıyor: “Özellikle yerel üreticilerin global pazarlara açılması, ülkemizin ekonomik kalkınması için büyük fırsatlar sunuyor. Bu alanda, İhracat Daire Başkanlığı tarafından yürütülen kapsamlı ihracat teşvik programları büyük bir destek sağlıyor. Devletimizin de bu alana yönelik olumlu bakış açısı ve sunduğu teşvikler, sektörün gelişimine büyük bir ivme kazandırıyor. KOSGEB ve ilgili bakanlıklarımızın sağladığı desteklerle de firmalarımız yurt dışı pazarlara daha güçlü bir şekilde açılabiliyor.Öncelikle, e-ihracatın özgün ihtiyaçlarına yönelik olan, e-İhracat Daire Başkanlığı önderliğinde çıkarılan e-ihracat teşvikleri önemli bir adım.
E-ihracata yönelik özel harcamaları destekleyen bir teşvik olması çok değerli.” Özetle sözün özü şu… Herkes daha fazla ihracat için atağa geçmeli. Türkiye’nin büyümesi ihracata dayalı olacak bu kesin. O zaman yeni pazarlar ve yeni ihracat yolları için bir saniye bile kaybetmeden hızlı yol olmalıyız.