Küresel ekonomiyi derinden etkileyen en önemli konu enerji fiyatları. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, termostatın Avrupa binalarında sadece 1 santigrat derece tasarruf yönünde ayarlanması gaz kullanımını yılda 10 milyar metreküp azaltıyor. Enerji tasarrufu Türkiye’nin de öncelikli konularından biridir. Ve bizim bu konuya önümüzdeki dönemde çok daha fazla yoğunlaşmamız gerekiyor. Daha da önemlisi, enerji tasarrufu, ithal enerji bağımlılığı oldukça yüksek olan Türkiye için cari dengenin iyileştirilmesi için vazgeçilmezdir ve elzemdir. Merkez Bankası’nın bu konuya ilişkin bir araştırması bulunuyor. Buna göre, yenilenebilir enerji kaynaklarında ve enerji verimliliğinde ‘makul’ artışlar sağlanması halinde, 2030’da Türkiye’nin cari işlemler dengesinde 21 milyar dolara yakın bir iyileşme elde edilebilecek. Yine aynı araştırmada, yenilenebilir enerji payındaki yüzde 10 puanlık artışın net ithal enerji payında yüzde 6,5 puanlık düşüş ve cari işlemler dengesinde 4,5 milyar dolar iyileşme sağlayabileceği ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı ‘Konutlarda Isı Yalıtım Kredi Paketi büyük imkanlar sunuyor. Konutlarda Isı Yalıtım Kredi Paketi”nin çok mühim olduğuna inanıyoruz. Paket büyük imkanlar sunuyor. 60 ay vadeli yüzde 0,99 faiz oranıyla kredi kullanımı fırsatı getiriyor. Doğalgazda yüzde 99 dışa bağımlı olan Türkiye’de gazın 3’te 1’i konutlarda tüketiliyor. Dolayısıyla yüzde 35 tasarruf oldukça yüksek bir değeri ifade ediyor. Üretici fiyatlarındaki en yüksek artışın enerji girdilerinde yaşanması dikkat çekici. Akaryakıt fiyatlarındaki artışla birlikte TÜFE’de ulaştırma alt endeksinin yıllık enflasyona katkısı da 19 puan seviyesinde. Ulusal enerji tasarrufu ve enerji verimliliği çağrısı yapmak istiyorum. Üretici fiyatlarındaki en yüksek artışın yüzde 370’e yakın bir oranla enerji girdilerinde yaşanması dikkat çekici. 2023 sonrasını belirleyecek yeni 5 yıllık Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmalıyız. Aynı zamanda enerji verimliliğini üst seviyelere taşıyacak daha iddialı hedefler koymalıyız.
Enflasyonla mücadelede bir diğer önemli başlık da gıda fiyatlarındaki artış. Yıllık tüketici enflasyonunun 23,4 puanlık bölümünün ise gıda fiyatlarındaki artıştan geliyor. Türkiye olarak bu konunun üzerinde dikkatle durmamız gerekiyor. Tarımsal potansiyeli büyük bir ülke için bu oranda yüksek gıda fiyat artışını olağan göremeyiz. Gıda fiyatları tüm dünyada rekor düzeylerde arttı, artmaya da devam etmesi bekleniyor. Ancak mevcut tablo, dünyanın artık stratejik bir sektör olarak gördüğü tarım ve gıda sektörüne yönelik politikaları yeniden ve radikal bir biçimde gözden geçirmemiz gerektiğine işaret ediyor. İTO olarak enflasyonda hareketlenme başladığından beri işverenlerin üretim ortağı olan çalışanlarını hayat pahalılığına ezdirmemesi gerektiğini savunduk. Çalışanlarımızın insanca yaşayabilecekleri bir gelire sahip olmaları ve artan refahtan eşit ölçüde pay alabilmeleri, verimli bir üretim için temel şarttır. Bunu sağlamak da sadece hükümetin değil, iş dünyası olarak bizim de sorumluluğumuz altındadır. O yüzden biz hem çalışanımızın refahının artmasını, hem de alım gücünün korunmasını vazifemiz olarak görüyoruz. Bu çerçevede asgari ücretin Temmuz ayından itibaren 5 bin 500 liraya çıkarılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Bununla birlikte, vergi baremlerinin asgari ücret artışına bağlı olarak düzenlenmesini bekliyoruz.