enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,0149
EURO
37,7159
ALTIN
2.733,49
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
28°C
İstanbul
28°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Çok Bulutlu
28°C
Salı Az Bulutlu
29°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
29°C
Perşembe Çok Bulutlu
30°C

İTO Başkanı Avdagiç’ten “faiz” açıklaması

27 Ağustos 2024 12:16
15
A+
A-

Sıkı para ve dezenflasyon sürecinin devamının, büyüme üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmasına hazırlıklı olmalıyız. Yine TL’deki değerlenmenin ithalatta artışa yol açmasına karşı tedbirli olmak gerekiyor. Enflasyonla mücadele sürecinde alınacak hızlı mesafeyle, bu yıl içinde bile faiz indirimi konusunu konuşabiliriz. Nitekim, son dönemde atılan adımların ve kararlılık vurgusunun, piyasa faizlerinde kayda değer bir geri çekilmeye yol açtığını görüyoruz. Dezenflasyon sürecini hızlandırmak elimizde. Bir an önce kalıcı düşük enflasyon hedefine ulaşmayı istiyoruz. Bunun için de iki şeye ihtiyacımız var: Enflasyonla mücadelede topyekûn kararlılık ve yatırım ortamının süratle iyileştirilmesi. Bu iki konuda atacağımız kararlı ve güçlü adımların, yazacağımız yeni Türkiye hikayesinin de temellerini oluşturacağına inanıyorum.

Bu aşamada iki noktaya dikkat çekmek isterim. Sıkı para politikasının ve dezenflasyon sürecinin devamının, önümüzdeki dönemde büyüme üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmasına hazırlıklı olmalıyız. Yine yüksek faiz ve buna bağlı kısa vadeli dış kaynak girişiyle birlikte TL’deki değerlenmenin, ihracatı baskılamaya devam etmesi ve ithalatta artışa yol açmasına karşı tedbirli olmak gerekiyor. Aksi takdirde dış dengenin büyümeye katkısını ortadan kaldırabilir. Özellikle son dönemde yurtdışından Türkiye ekonomisine bakışta ciddi bir iyileşme gözlüyoruz. Söz gelimi, CDS’lerimiz 250 baz puan civarına geriledi. Artık daha ucuza kaynak bulabiliyoruz. İhracat pazarlarımızda görünümün daha da iyileşmesini bekliyoruz. Bunun da dış talep tarafında olumlu bir etki oluşturup, firmalarımıza iç pazardaki sıkışıklığı aşma şansı sağlayacağına inanıyorum.

Bununla birlikte, bu dönemde oluşan ‘carry trade’ imkanının uzun sürmesi halinde bazı risklere yol açabileceğini de belirtmemiz gerekiyor. Zira sıcak paranın çıkışı, kimi zaman girişte yarattığı olumlu etkinin şiddetinden daha yüksek bir şiddette olumsuz etkide bulunabilmektedir. Bu dönemde özellikle TL borçlanmak zorunda kalan KOBİ’lere yönelik finansman imkanlarının iyileştirilmesinin ve KGF destekli kredilerin maliyetinin düşen enflasyon paralelinde yeniden gözden geçirilmesinin önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Enflasyondaki belirgin azalışın önemli bir sonucu da şu olacaktır: Fiyatlar genel seviyesindeki artışın sert gerilemesi, bozulan fiyatlama davranışlarının hızla düzelmesini sağlayacak. Böylece piyasanın geleceğe yönelik oluşturduğu abartılı fiyatlama davranışı da önemli ölçüde törpülenecek.

REKLAM ALANI

Bu sene turizmde güçlü bir sezon bekliyoruz. 2024 yılının ilk aylarındaki eğilimler devam ederse, bu yıl için belirlenen 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar gelir hedefine zorlanmadan ulaşılacak gibi görünüyor. Turizm gelirleri, Türkiye’nin cari açığının azalmasına kritik bir katkı vereceğini gösteriyor. Turizm gelirlerinin de ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,4 artarak 8,8 milyar dolar olduğunu, bu rakamın ilk çeyrek dönemler itibariyle tüm zamanlar için rekor turizm gelirine işaret ettiğini kaydetti. Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi’nin projeksiyonlarına göre, Türkiye’nin 2033 yılında 135 milyar dolarla turizmde global lider olması bekleniyor. Tüm dünya ülkelerinin büyük yatırımlar yaparak öne çıkmaya çalıştığı turizmde dünyada en fazla turist ağırlayan ülkeler sıralamasında 5’inci sıraya yükseldik.

Türkiye, turizmde artan maliyetler nedeniyle rakiplerimiz olan ülkelere kıyasla yavaş yavaş daha pahalı bir ülkeye dönüşüyor. Tur operatörleri, potansiyel Türkiye turlarını, görece daha ucuz kalan Yunanistan, İspanya ve Mısır gibi ülkelere yönlendiriyor. Bu durum, turizm gelirlerimiz üzerinde baskı oluşturabilir. Nitekim ilk çeyrek verileri, Türkiye’nin ziyaretçi başına ortalama gelirinin geçen yılki 1.020 dolar seviyesinden bu yıl 975 dolara indiğini gösteriyor. Evet, sahip olduğumuz zengin turizm potansiyeli dikkate alındığında, Türkiye ucuz bir tatil destinasyonu olmayı hak etmiyor. Ancak, pahalı bir destinasyon olmak, maliyetten kaynaklanan bir pahalılığı değil, katma değer ve reel gelirdeki artışa dayalı yüksek fiyatlara dayanmayı gerektirir.

ICVB olarak iki büyük araştırma projesi başlattık. Bunlardan ilki, İstanbul Turizm Endeksi projemiz. Bu projemizle İstanbul’a gelen yabancı ziyaretçilerin iş, sağlık ve eğlence gibi çeşitli alt kategorilerdeki davranışlarını, tercihlerini ve harcama alanlarını incelemeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bu kategoriler hakkında doğru veri ve istatistikler elde edeceğiz. İkinci projemiz ise doğrudan kongre turizmi odaklı Fikri Sermaye Araştırma Projesi. Bu projeyle İstanbul’a uluslararası büyük çaplı toplantıları getirme potansiyeline sahip 70 en önemli “fikri sermaye” liderini tanımlayacağız ve bir strateji oluşturacağız. Sonuç itibariyle 70 karar vericinin tespiti ve onların oluşturacağı çarpan etkisiyle İstanbul’da her yıl daha çok uluslararası kongrenin yapılacağına inanıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları
REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.