Ünlü İngiliz ekonomist Timothy Ash: Türk vatandaşları artık gerçekten dolar talep etmiyor
Türkiye ekonomisindeki gelişmelere dikkat çeken BlueBay Varlık Yönetimi Kıdemli Stratejisti Timothy
Ash, TRT Haber’de Belgin Yakışan Mutlu’nun sorularını yanıtladı.
Ekonomi politikalarında değişimle yabancı yatırımcıların güveninin arttığını vurgulayan Ash, son bir
yılda yaklaşık 22 milyar dolarlık portföy girişi gerçekleştiğini belirterek, net rezervlerdeki artışı da
vurguladı.
CDS’lerdeki gerilemenin de 400 baz puana yakın düştüğünü hatırlatan Ash, vatandaşın da Türk
Lirasına yöneliminin arttığını belirtti.
“Fitch’ten bir kademe daha not artırımı gelmesi olası”
Fitch Ratings’in 6 Eylül Cuma günü yapması beklenen Türkiye’nin kredi notunu değerlendirmesi için
İngiliz ekonomist, bir kademe daha not artırımı gelebileceğini belirtirken, şunları söyledi:
“Muhtemel olduğunu düşünüyorum. Çekirdek enflasyon oranları ve döviz pozisyonunda iyileşme,
TL’de istikrar gördük. Cari açığın aşağı yukarı yarı yarıya azaldığını gördük. Enflasyon ılımlılaşmaya
başladı. Bu yüzden bu noktada not artırımı için alan olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen Fitch’ten
bir kademe daha not artırımı gelmesi olası.”
“Vatandaşlar artık gerçekten dolar talep etmiyor”
Ash, Türkiye’de geçen yılın ortasından bu yana uygulanan sıkı para politikasının etkilerini şu şekilde
değerlendirdi: “Biliyorsunuz, bazı olumlu eğilimler oldu. Yani liranın nispeten iyi bir şekilde istikrara
kavuştuğunu gördük. Nominal olarak biraz değer kaybetti ancak birkaç yıl önce gördüğümüz kadar
agresif bir şekilde değil. Para biriminde gerçek bir değer artışı gördük. Yabancı yatırımcılar arasında
artan bir güven gördük. Yani son bir yılda yaklaşık 22 milyar dolarlık portföy girişi gördük. Bu liranın
istikrara kavuşmasına, ayrıca merkez bankasının döviz rezervlerini oluşturmasına yardımcı oldu.
Biliyorsunuz, brüt rezervlerde yaklaşık 100 milyar dolarlık büyük bir artış oldu ve yaklaşık 150 milyar
dolarla rekor seviyelere ulaştı. Eksi 60 milyar dolar civarında olan net uluslararası rezervler artık
pozitif bölgeye geri döndü. Bu büyük bir olumlu durum. Ayrıca vatandaşta dolarsızlaşma gördük. Yani
vatandaşlar artık gerçekten dolar talep etmiyor. Yani, artık tekrar liraya yatırım yapmak istiyorlar ve
bu liranın istikrar kazanmasına ve merkez bankasının döviz rezervlerini oluşturmasına yardımcı oldu.
Yani hepsi olumlu. Sanırım diğer bir pozitif şey de not artırımları gördük. Açıkçası, bu derecelendirme
kuruluşlarının ve yatırımcı topluluğunun Türkiye’ye olan güveninin arttığını gösteriyor. Ayrıca
Türkiye’nin dış risk ölçümleri… Yani uluslararası yatırımcılar arasında klasik ölçüm olan beş yıllık risk
primi göstergesi CDS yaklaşık 400 baz puan düştü. Yani hepsi olumlu…”
Yabancılar için TL’de fırsatlar
Ash, yabancı yatırımcıların beklentilerine yönelik, Türk varlıklarındaki fırsatı da şu şekilde anlattı:
“Enflasyonun düştüğünü göreceğiz. Biliyorsunuz bu, yurt içi piyasalar açısından daha fazla not
artırımını getirecek. Kredi notu iyileşiyorsa, politika düzeltmesi dolayısıyla göstergelerde iyileşmeler
görürsek, euro tahvillerine yatırım yapanlar nispeten iyi performans gösterir diye düşünüyorum. Ve
aslında, devlet tahvilleri açısından kamu, Türk lirası yatırımları açısından merkez bankası, istikrar
sağlamaya devam ederse, rezerv oluşturur ve sonunda enflasyonu düşürmeyi başarırsa, Türk lirası
varlıklarının daha iyi performans göstermeye başlayacağını düşünüyorum.”
Fed’in faiz indirimi Türkiye’yi nasıl etkiler?
Fed’in faiz indirimlerini ve Türkiye’ye yönelik etkilerini Timothy Ash şu şekilde yorumladı:
“Açıkçası, şüpheler Fed’in yumuşak bir iniş mi tasarladığı yoksa ABD’nin bir durgunluğa mı girdiğiyle
ilgili… Biliyorsunuz piyasa birkaç hafta önce Fed’in para politikasını yanlış uyguladığından ve sert bir
iniş olduğundan endişe duyduğunda çıldırdı. Bu, temelde durgunluk mu yoksa sert bir iniş mi
olduğuyla ilgili bir tartışma. Son veri akışı nispeten yumuşak bir iniş olduğunu gösteriyor. ABD
ekonomisinden büyüme açısından nispeten sağlam bir performans görüyorsak, ancak faiz oranlarını
düşürebilirlerse, bu muhtemelen küresel piyasalar ve genel olarak gelişmekte olan piyasalar için
iyidir, kötü bir ortam değildir. Açıkçası, küresel piyasalar için muhtemelen en büyük risk ABD seçimleri
ve Çin büyümesiyle ilgili belirsizlik…”
ABD seçimleri ve Çin ekonomisi dünyayı değiştirir mi?
ABD’de kasım ayında yapılacak seçimler, Çin büyümesindeki belirsizlikler gibi gelişmelerin dünya
ekonomisine etkilerini Timothy Ash, şu şekilde yorumladı:
“Bahsettiğim gibi, biliyorsunuz, ABD seçimleri… Trump kazanırsa Çin ile ticaret savaşları, ABD’deki göç
politikası ne olacak? Bu ABD için enflasyonist mi? Sonuç olarak, küresel bir bakış açısından
enflasyonist mi? Ticaret savaşlarını, biliyorsunuz, küreselleşmenin gerilemesini, korumacılığı genel
olarak uluslararası ticaret, uluslararası büyüme ve ayrıca enflasyon için pek iyi değil… Sonra tüm
jeopolitik riskler. Biliyorsunuz, Trump kazanırsa Orta Doğu’da nasıl bir rol oynayacak? Rusya ile hikâye
nasıl olacak? Çin ve Çin’in kendisiyle nasıl başa çıkacak? Dediğim gibi, Çin’in büyüme gibi büyük
yapısal sorunları ve problemleri var gibi görünüyor. Çin sorunlarını nasıl çözecek? Yani, demek
istediğim, gelecek yıl için çok çok farklı sorunlar var. Eminim ki çözeceğiz ve endişeleneceğimiz bazı
riskler bulacağız.”
ABD ve Çin arasında yeniden ticaret savaşları görülür mü?
ABD ve Çin arasında ağırlıklı yaşanan, ticaret ya da döviz savaşlarını da Ash, şu şekilde yorumladı:
“Sanıyorum ABD seçimlerini kim kazanırsa kazansın, büyümeyle ilgili, iş ve ekonomik güvenlik
sağlamayla ilgili, küreselleşme hikayesinde bir ayarlama görüyoruz. Fransızlar üretimi, ülke içine
taşıdı. Sanırım ABD’de ve belki de genel olarak Batı’da Çin’in küreselleşme hikayesinden çok iyi bir
şekilde çıktığı ve kendi ekonomik güvenliklerinin artık Çin ile farklı bir ilişkiye ihtiyaç duyduğu kabul
ediliyor. Bu, korumacılık açısından daha sert bir duruş anlamına geliyor. Sonunda da söylediğim gibi,
sanırım son 20 yıldır yaşadığımız küreselleşme alanı, yüksek küresel büyüme, çok fazla ticaret, sürekli
düşen enflasyon… Belki de bunlar artık geçmişte kaldı. Yani belki biraz daha zorlu olacak.”