“Ayda 200 liranın altına her şeyi güvenceye almak mümkün”
Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci
ile bir araya gelen Doğa Sigorta
Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Kırmızı,
özellikle doğa kaynaklı afetlere
yoğunlaştıklarını söyledi. Türkiye’nin
gündeminden hiç düşmemesi gereken
deprem konusunun ancak deprem
olduğu zamanlarda gündeme geldiğini
belirten Kırmızı, “Uzmanların çoğu
Türkiye’nin her yerinde ve özellikle
İstanbul’da 7 büyüklüğünün üzerinde
bir depremin olacağı konusunda
beyanatlar veriyor. Bazı uzmanlar
geçtiğimiz günlerde yaşanan 6.2’lik
depremin geleceği tahmin edilen büyük
deprem olduğunu söyleyerek içimize
su serpiyor. Ancak hepsi profesör
olan uzmanların bile anlaşamadığı
depremin olup olmayacağı konusu
vatandaşın endişelerini azaltmıyor.
Depreme karşı mutlaka toplumsal bir
bilincin geliştirilmesi gerekiyor. Aynı
zamanda bütün yapıları depreme karşı
dayanıklı hale getirmek gerekiyor.
Ancak hiç istenmemesine rağmen hala
yıkım olursa hasarların karşılanması
için Doğa Sigorta vatandaşımızın
yanında. Her gün hasarın minimuma
inmesi ve zararın maksimum düzeyde
karşılanması için yeni poliçeler
üretiyoruz” ifadelerini kullandı.
Herkes hazırlık içinde olmalı
Marmara Depremi’nin, sigorta ve
reasürans şirketleri tarafından uzun
süredir beklenen ve modellenen bir
risk olduğuna dikkat çeken Kırmızı,
“Son yıllarda yaşanan depremler,
modelleme çalışmalarının ne kadar
hayati olduğunu gösterdi. Doğa Sigorta
olarak, düzenli aralıklarla senaryo
bazlı modellemeler yaptırıyor ve bu
modellemelerin öngördüğü seviyenin
üzerinde reasürans koruması alarak
hazırlıklı bir yapı oluşturuyoruz.
Geçmiş afet deneyimlerinde olduğu
gibi, sektörümüz reasürans koruması
anlamında güçlü bir sınav vermiştir.
Ancak, yaşanacak büyük bir Marmara
depremi durumunda ortaya çıkacak
mali hasarların çok yüksek seviyelerde
olacağı aşikâr. Bu nedenle sadece
sektörün değil, kamu kurumları ve
bireylerin de bütünsel bir hazırlık içinde
olması kritik önem taşıyor” dedi.
Sigortalılık oranı yetersiz
Depreme karşı sigortalılık oranını
istenilen düzeyde olmadığını belirten
Kırmızı, “DASK verilerine göre zorunlu
deprem sigortasında sigortalılık
oranı yüzde 56 civarında. Ancak
bu oranın büyük bir bölümü kamu
hizmet süreçlerinin zorunluluğundan
kaynaklanıyor. Yani vatandaşın
büyük kısmı zorunluluktan dolayı
sigorta yaptırıyor, sigorta bilincinden
dolayı değil. Deprem korkusunun en
fazla hissedildiği İstanbul’da DASK
sigortalılık oranı sadece yüzde 62. Aslında bu oranın ciddi bir kısmının
elektrik, su gibi devlet dairelerinin
baskısı doğrultusunda oluştuğu ve
bilinçli tüketicinin çok daha düşük bir
oranda olduğunu da belirtmek gerekir.
İstanbul’da yaklaşık 4 milyon 153 bin
konut var bunun sadece 2 milyon 581
bini sigortalı. Sadece yasal zorunlulukla
yapılan poliçeler de genelde
yenilenmiyor. Bu durum, uzun vadede
penetrasyon artışını da engelliyor” dedi.
Prim ayda 200 liranın altında
Afetlerin ardından poliçe satışlarında
artışlar yaşandığını ancak bunun kısa
vadeli bir artış olduğunu dile getiren
Kırmızı, “Maalesef bu artışlar çok kısa
süre sonra normal seyrine dönüyor
ve yeni bir deprem yaşanana kadar
bilinçli bir sigortalanma görülmüyor.
DASK poliçelerini tamamlayıcı
nitelikte olan konut sigortalarında ise
sigortalanma oranları çok daha düşük.
Konut sigortaları ile DASK limitleri
üzerinde kalan bina teminatı, eşya
teminatı, yangın, hırsızlık, su hasarları
gibi korumalar sağlanıyor. Bunlar gerek
konut sahibi gerek kiracılar için çok
önemli. Ancak sigortalılık oranı çok
düşük. Halbuki çok yüksek rakamlardan
da bahsetmiyoruz. İstanbul’un deprem
riski yüksek olan bölgelerinde 100
metrekarelik bir evin sigorta primi
yıllık 2 bin 300 lira civarında. Yani aylık
200 liranın altında kalan bir maliyetten
bahsediyoruz. Bu tutar deprem riski
daha düşük bölgelerde daha az”
ifadelerini kullandı.
Doğa Sigorta olarak sadece konutları
değil, işyerlerini de güvence altına alan
kapsamlı sigorta çözümleri sunduklarını
aktaran Kırmızı ‘’Konut sigortası, DASK’
ın yanı sıra bina, eşya, yangın, hırsızlık,
su hasarları gibi birçok riski kapsarken,
işyeri sigortası da işletmelerin
faaliyetlerini kesintisiz sürdürebilmesi
için önemli bir güven ortamı sağlıyor
.İşyeri sahiplerinin de doğal afetlerin
neden olabileceği maddi kayıplara karşı
önlem alması, işlerini güvence altına
alması hem bireysel olarak hem de ülke
ekonomisi için büyük önem taşıyor.
Doğa Sigorta olarak, işletmelerin
ihtiyaçlarına özel çözümler sunarak
yanlarında oluyoruz, özellikle kısıtlı
imkanlar ile faaliyet gösteren KOBİ’ler
için çok kapsamlı uygun primlerle
hazırlanan poliçelerimiz çok tercih
edilmekte. ‘’ dedi.
“Sigorta Yaptırmak Bir Yatırımdır”
Sigorta yaptırmanın bir zorunluluk
değil, geleceğe yapılan önemli bir
yatırım olduğunu vurgulayan Kırmızı,
uygun fiyatlı çözümlerle geniş kitlelere
ulaşmayı hedeflediklerini belirtti.
Kırmızı, “Aylık küçük bir bütçeyle
hem konutunuzu hem de işyerinizi
güvence altına alabilir, olası bir afette
büyük kayıplar yaşamanın önüne
geçebilirsiniz. Doğa Sigorta olarak
amacımız, herkesin sigortaya erişimini
kolaylaştırmak ve güvende hissetmesini
sağlamaktır” şeklinde konuştu.
İklim değişikliği poliçeyi etkiliyor
Türkiye’nin gündemi deprem olduğu
için herkesin bu konuya yoğunlaştığını
ancak diğer doğa kaynaklı afetlerin
de önemli olduğunu belirten Kırmızı,
iklim değişikliğinin sigorta sektörünü
doğrudan etkileyen önemli bir faktör
olduğunu dile getirdi. Orman yangınları,
sel felaketleri, aşırı dolu yağışı gibi
olayların hem sıklık açısından hem
de şiddet açısından önemli bir artış
gösterdiğini belirten Kırmızı, bu tür
afetlerin sayısındaki artışın sigorta
şirketlerinin risk modellemelerini ve
fiyatlama stratejilerini de zorladığını
kaydetti.
Kırmızı, “Özellikle orman yangınları,
kasırgalar, şiddetli yağışlar ve sellerin
daha sık yaşanması, bu olayların
neden olduğu hasarların büyüklüğünü
artırıyor. Bu durum, sigorta şirketlerinin
hasarlarını daha hızlı ve verimli bir
şekilde karşılayabilmesi için yeni
stratejiler geliştirmesini gerektiriyor.
İklim değişikliğine bağlı hasarların
artışı, reasürans kapasitesini de
etkiliyor ve reasürans şirketleri, artan
riskler karşısında daha yüksek primler
talep ediyor. Sigorta şirketlerinin prim
hesaplamaları, risk analizleri ve portföy
yönetimi stratejilerinin yeniden gözden
geçirilmesi gerektiği bir dönemdeyiz.
Bu durum, yakın gelecekte sigortalıların
ödeyeceği primlerin artmasına da
neden olacak” dedi.
Sigortada teknolojik dönüşüm
Önümüzdeki yıllar içerisinde satış
kanallarında ciddi bir dönüşüm
yaşanmasını beklediklerini belirten
Kırmızı, “Teknolojik gelişmeler, müşteri
davranışlarındaki yönelim, dijitalleşme
bu değişimlerde etkili olacaktır.
Bu kapsamda satış kanallarındaki
trendlerin değişmesine rağmen
acentelerin gelecekteki rolünün
azalmayacağını değişen koşullara uyum
sağlayarak değişeceğini öngörüyoruz”
dedi.
Mobil cihazların kullanımının artmasının,
sigorta karşılaştırma ve satın alma
işlemlerinin her yerden ve her zaman
yapılabilmesini sağladığına dikkat çeken
Kırmızı, sigorta şirketlerinin, rekabette
öne çıkmak, maliyetleri düşürmek ve
müşteri erişimini artırmak amacıyla
dijital kanallara önemli yatırımlar
yaptığını kaydetti.
E-ticaret platformlarının da farklı
sigorta şirketlerinin ürünlerini ve
fiyatlarını kolayca karşılaştırma olanağı
sunduğunu belirten Kırmızı, “Bu
şeffaflık, tüketicilerin bilinçli kararlar
vermesini sağlıyor ve online satın
almaya olan güveni artırıyor. Online
kanallar aracılığıyla toplanan müşteri
verileri de sigorta şirketlerine daha
kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler
sunma olanağı veriyor. Veri analitiği,
risk değerlendirmesi, fiyatlandırma ve
pazarlama stratejileri daha etkin bir
şekilde kullanılıyor. Biz de Doğa Sigorta
olarak dijitalleşmeyi önemsiyor, bu
yönde hem paydaşlarımızın hem de
çalışanlarımızın işlerine verim katacak
yatırım ve projeleri hayata geçiriyoruz.
Diğer yandan e- ticaret satışına yönelik
olarak web sitemizi kullanıcı dostu
bir hale getirerek yazılım ve tasarım
olarak yeniledik, mobil uygulamamız
üzerinde de yenilenme çalışmaları
yapıyoruz. Acente, broker, banka ve
e-ticaret satış stratejimizi en dengeli
biçimde planlıyoruz” diyerek sözlerini
tamamladı.